Ah, çok komiksin! Güzellik için sevilmez, sevdiğin güzeldir.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış II - 796 )
Piyer, “Ne mi oldu? Ne mi? Niye ki? Bana bir şey sormayın lütfen, dedi ve ışıldayan, neşeli bakışlarının (bunu ona bakmadan da hissetmişti) güzelliğiyle kendisini esir alan Nataşa’ya baktı.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış II - 384 )
Yandaki partner locasına uzun boylu, güzel, saçları kabarık, beyaz geniş omuzları ve iki sıra halinde büyük incilerle süslü boynu oldukça açık bir kadın girdi, geniş, ipek elbisesini hışırdatarak yerleşmesi uzun sürdü.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 827 )
Nataşa, herkesin ona söylediği gibi köyde güzelleşmişti ve o akşam da, heyecanlı hali nedeniyle daha da güzel görünüyordu. Güzelliğiyle ve hayat dolu haliyle, kayıtsızlığıyla çevresindeki herkesi etkilemişti.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 825 )
Akıllı olmayı pek umursamıyor… ama hayır, büyüleyici, hepsi o kadar.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 810 )
Büyüleyici bir kız. Ama onu büyüleyici kılan nedir bilmiyorum: Onun hakkında söyleyebileceklerim bu kadar.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 810 )
Parlayan gözlerine, neşeli, çoşkulu, bıyıklarının altında, yanaklarında daha önce hiç görmediği gamzeler oluşturan gülümsemesine bakarak, aklından, “Şu güzelliğe bir bak, ne kadar aptalmışım!” diye geçiriyordu.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 782 )
Elen’in yanından dolaşıp geçmek için ayağa kalktı ama teyze, kutuyu Elen’in arkasından uzattı. Elen yer açmak için öne doğru eğildi ve gülümseyerek arkaya doğru baktı. Bütün davetlerde olduğu gibi, günün modasına uygun, önü ve arkası oldukça açık bir elbise giymişti. Piyer’ e her zaman mermerdenmiş gibi gelen omuzları, boynu ve başı gözlerine o kadar yakındı ki omuzlarının ve boynunun göz alıcı çekiciliğini miyop gözleriyle elinde olmadan fark etmişti; dudaklarına da o kadar yakındı ki dokundurması için biraz eğilmesi yeterliydi. Vücudunun sıcaklığını, parfümünün kokusunu hissediyor, nefes aldıkça hareket eden korsesinin hışırtısını duyabiliyordu. Elbisesiyle birleşip bir bütün haline gelen mermerden güzelliğini değil, sadece kıyafetlerinin örttüğü bedeninin tüm güzelliğini görüyor ve hissediyordu. Bunu bir kere görünce de ortaya çıkan bir yalanı bir daha eskisi gibi göremememiz misali, onun da artık başka türlü görmesine imkân yoktu.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 311 )
Elen o kadar güzeldi ki nazın, işvenin gölgesi bilem sezilmiyordu, tersine tartışılmaz, oldukça etkileyici ve herkesi hükmü altına alan güzelliğinden utanıyor gibiydi. Sanki güzelliğinin etkisini azaltmak istiyor ama beceremiyordu.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 28 )
Güzel, üzerinde güç fark edilir siyah tüyler bulunan üst dudağı dişlerine kadar uzanmıyordu ama ağzının bu yüzden aralık durması ona hoş bir hava katıyordu ve üst dudağının bazen alt dudağına doğru sarkması daha da güzel görünmesini sağlıyordu. Bu kusuru -üst dudağının kısalığı ve ağzının açıkmış gibi görünmesi- tüm güzel kadınlarda olduğu gibi ona ayrı bir çekicilik katıyordu.
L.N. Tolstoy( Savaş ve Barış I - 23 )
Kadın çok güzeldi. Gözleri hep meraklı bakardı, gamzeleri vardı, küçük dudakları tam öpmelikti ki bol bol öpüldüğüne de şüphe yoktu, gülünce yüzündeki tüm benekler birbirine karışıyordu, dünyada kimsenin gözleri onunki kadar ışıl ışıl parlamazdı. Kışkırtıcı denebilecek bir kadındı ama insana huzur da veriyordu. Hem de ne huzur.
Charles Dickens( Bir Noel Şarkısı - 57 )
Girard sırrını bir röportajda şöyle açıklamıştı: Onlara kendisinden bir şey almak isteyecekleri, hoşlanacakları bir satıcı sunmak.
Buradan asıl soruya geçeceğim: Bazı insanlardan neden hoşlanırız da bazılarından hoşlanmayız? Neden hiç tanımadığımız bazı insanları severiz de bazılarını sevmeyiz? Cialdini, “fiziksel çekiciliğin” toplumsal ilişkilerde tahmin ettiğimizin çok ötesinde bir etkisi olduğunu savunuyor.
Güzel görünümlü kişilere otomatik olarak yetenek, zeka, dürüstlük gibi sıfatları bağışladığımızı düşünüyor. Pennsylvania’da, evet o meş’um eyalet, yapılan bir araştırma, yakışıklı sanıkların, fiziksel çekiciliği olmayan sanıklara göre daha az ceza aldıklarını ortaya koymuş. Tazminat davalarında mağdur ettikleri kişilerden daha yakışıklı olan sanıklar ortalama 5 bin 623 dolar cezaya mahkum edilirken, mağdurun daha yakışıklı olduğu durumlarda sanıklar on bin dolar ortalama ceza ödemek durumunda kalmışlar. Öğretmenlerin de çoğu böyle düşünmüş. 1968’de Wilson tarafından yapılan bir deneyin sonucu, güzel ve iyi giyimli çocukların, ötekilerden daha az yaramazlık yaptığına, daha akıllı olduklarına inanırlarmış. Elbette mükemmel fiziki görünüm şu anda tartışamayacağımız birçok nedenle herkes için söz konusu olmayabiliyor.
Böyle durumlarda da insanların daha çok kendilerine benzeyen tiplerden hoşlandıkları tespit edilmiş. Gençlerin ya hippi ya da “düzgün” giyinme eğiliminde oldukları 1970’lerde üniversitelerde yapılan bir araştırma bunu açıklıkla ortaya koyuyor. Araştırmacılar, deney sırasında her iki kılığa da girerek, öğrencilerden telefon etmek için bozuk para istemişler. Kendisinden para istenen öğrenci, kendisi gibi giyinene kolayca telefon parası verirken, bunu kendisi gibi giyinmeyenlerden esirgemiş. Doğrusunu isterseniz bu araştırmaların sonuçları biraz canımı sıkıyor.
Mehmet Y. Yılmaz( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 170 )
Lübnanlı kadınların üçte birinin güzel görünmek için estetik operasyon geçirdiğini duymuş muydunuz?
Mehmet Y. Yılmaz( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 40 )
Türk kadınlarının yüzde 17’si güzel görünme baskısı yaşadıklarını söylüyorlar. Bu oranın dünya ortalaması yüzde 13.
Mehmet Y. Yılmaz( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 40 )
Cennet vatanımızda yaşayan kadınların yüzde 91’inin kendilerini “güzel” bulduğunu biliyor muydunuz?
Her ülkeden bin kadının katıldığı bu araştırma on bir ülkede yapılmış.
Ve maalesef Türk kadınları ikinci sırada. Hindistan’da yaşayan her yüz kadından 96’sı kendisini güzel buluyor çünkü.
Fransızların yüzde 39’u, İngilizlerin ise yüzde 29’u kendilerini güzel buluyorlar.
Mehmet Y. Yılmaz( Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden - 39 )
( Ruhi Mücerret - 195 )
( Ruhi Mücerret - 85 )
( Ruhi Mücerret - 85 )
( Dünya Ağrısı - 103 )