Almelek Kitap İndeksi

Polonyalı sosyolog Zygmunt Bauman da “sıvılaşma” kavramını toplumların modern zamanlardaki değişimi için kullanıyor.

“Sıvılaşmış, akışkan zamanlarda” yaşadığımızı savunuyor.

Toplumsal değişimin çağımızdaki baş döndürücü hızına vurgu yapıyor.

Gece, korku vaktidir. Göz artık vazifesini yapamadığı için yanlış şeylere görmeğe başlar. Her gölge oyunu, her ot titreyişi, her yaprak kımıldayışı bir düşman yaklaşması hissini verir. Sinirlerin diken diken olduğu bu karanlık saatlerde hayvanların birçoğu için toplanmaktan, tünemekten veya ine çekilip uzanmaktan ve yatmaktan başka yapacak bir iş yoktur. Elektriğin keşfine rağmen medenî şiir, vahşi şiir gibi hâlâ gece başlangıcının getirdiği hüzünden ve karanlığın uyandırdığı faciadan bahseder.

Gecenin, karanlıkların içinde seyyah nedir? İnine girmemiş, yolunu şaşırmış ve her an bir düşmanın pençesine şikâr olmak tehlikesine maruz kalmış titrek ve zavallı bir hayvandır.

Öyle bir şehirdir ki, sen ne kadar talep edersen o kadar verir.

Bu yazarlar büyük bir ustalıkla okurun ruhuna sızarlar, roman kahramanlarını, gerçek hayatta tanıdıkları kişilerden daha çok tanımalarını, hatta bazılarıyla kendilerini özdeş kılmalarını başarırlar. Sonra o kahramanların başından geçen aşk, entrika, felaket, savaş, iflas, intihar, ölüm vs. gibi insana ait bütün haller, okuru birinci dereceden ilgilendirmeye başlar.

Yazmak da hayatı algılamanın; anlamaya çalışmanın ve dolayısıyla hayata müdahale etmenin bir yolu.

"Hayal gücü bir durum değildir." Der William Blake, “insan varoluşunun kendisidir.” Yaratıcılık ise hayal gücünüzle ne yaptığınızdır. Hayal gücünüzü pusula yıldızınız yapın.